29 Ekim 2010 Cuma

BİR BAYRAM İKİ HEDİYE


Bu topraklarda yaşayan ,Türk bayrağı görüp İstiklal marşı okunduğunda boğazı düğümlenen her insan gibi bende dünü büyük bir mutlulukla geçirdim.İyiki varsın Atam.Yattığın yer cennet biliyorum.Bu hafta gerçek sesin yaklaşık 25 sene süren bir çalışmadan sonra ortaya çıktı.Tek kelimeyle muhteşemsin .Üstelik sadece yaptığın devrim ,kazandığın savaşlarla değil....Fiziki özelliklerin ve sesinlede muhteşemmişsin....Nezaketin .giyim stilin velhasıl herşeyin daha yüzlerce yıl değerini koruyacak dünya durdukça hatırlanacak....

Not:bayram çocuğuyum dedim ya :hediyelerimden ilki Sevgili Atamın orjinal sesini duymaktı.Hakikaten beni bayram çocukları gibi sevindirdi...
İkincisine gelince Sevgili Ruşen Hanım beni fotoğrafını gördüğünüz ödüle layık görmüş.Kendisine çok teşekkür ediyor ve bu ödülü beni takip eden yada okuyan tüm arkadaşlarıma gönderiyorum.

25 Ekim 2010 Pazartesi

İstanbullu Blogerlar Çatlayacak:))))


Başlığı okuyup merak ettiniz değilmi...Evet sonunda bende ''Kızımı Bu Bloğu Açtığı İçin Öldürebilirim'' bloğunun sahibesi Sunter Abla ve onun dünya tatlısı kızı Aylin ile geçen hafta buluşup kahve içtim.O kadar mutlu oldum ki anlatamam.İstanbuldaki blog sahibi hanımların tanışması beni çok mutlu ediyordu.İnsanların birbirinden gittikçe koptuğu iletişimin azaldığı günümüzde bloglar arası bilgi alışverişi yavaş yavaş duygu alışverişine dönüştü ve en nihayetinde karşılıklı tanışmayla sonuçlandı.İki saate yakın sohbet ettiğimiz Sunter abla ve Aylinde kendi duygularımı buldum .Ne güzel....Darısı başınıza hanımlar.

11 Ekim 2010 Pazartesi

O KENDİNİ BRUGES'DE ÇİKOLATACI SANIYO AMA SAMSUNSA ÇAYCILIK YAPIYO






Bu kutuyu Brüksel yakınlarındaki butik çikolata dükkanlarıyla ünlü Brugge(Bruj)kasabasından almıştım.İçi rengarenk papatya şeklinde çikolata doluydu.Ancak çikolatalar bitip boşalınca atmaya kıyamadım.Dolaba kaldırmaya da içim elvermeyince Fransadan getirdiğim meyve çaylarına evsahipliği yaptı.Nasıl yakışmış ama değil mi?

10 Ekim 2010 Pazar

KENDİM ÖRDÜM , KENDİM GİYDİM







Yıllar önce ben üniversite öğrencisiyken kolsuz geniş yakalı kalın kazaklar pek modaydı.Kayınvalidemin bana,eltime kardeşimin ve abimin hanımına seri üretim halinde ördüğü kazağı ne giyebildim ne de atabildim.Bende söktüm bebek pançosu ördüm ama sırf yakasının ipi bile pançoya yetti.Sonra aklıma bu yukardaki boleroyu örmek geldi.Arka ve önü düz olarak bir gecede bitirdim.Kollarına ezbere bildiğim tek örnek olan bu örneği koydum.Dikip giydim ama bişeyler eksikmiş gibi geldi.Ördükten tam bir sene sonra kollarına bu danteli ekledim.Bir sürede böyle giydim ancak kollarının bolluğu beni rahatsız edince kızımın kopan takılarından bulduğum boncukları koluna taktım.Koldaki iplerde önceden halı saçaklarını örtmek için ördürdüğüm örgülerden artma.gGerçek bir geri dönüşüm hikayesi yani....
Çok severek giyiyorum.Sonra bir arkadaşım çok beğenince ona da morlu ve yeşillisini örüp kollarına pon pon yaptım....Bir gün onuda fotoğraflarım.Sevgiler.....

6 Ekim 2010 Çarşamba

MÜTAHİTLER ÇILDIRMIŞ OLMALI


Bir süredir deniz kenarında ev bakıyoruz.Fiyatlar diğer yerlere göre deniz kenarında biraz daha pahalı.Biz nasıl alabiliriz diye planlar yaparken pazar günü inşaatını görüp beğenmediğimiz bir evin bitmiş hali kızımla benim hoşumuza gitti ve gezmeye karar verdik.Ancak hafta sonu olması nedeniyle içini gezemedik.
Dün öğlen tatilini fırsat bilip tekrar gittim.Neyseki inşaat sahibi ordaydı.İnşaatı gezmek istediğimi söyledim.Sanırım inşaatın lüks olduğuna olan inancıyla pekde istekli gözükmeden gezdirmeye başladı.Efendim ev 197 m2 imiş.Panjurlar otomatikmiş.Apartmana şifreyle giriliyormuş.Otopark,havuz,güvenlik,merkezi ısıtma,jeneratör vs var imiş.Açık mutfakla salon arasındaki şöminenin yakıtı İtalyadan geliyormuş.Vs Vs....
Yalan yok ev çok güzel.Denize sıfır olması dolayısı ile manzara muhteşem .Buraya kadar herşey çok güzel .Tüm evi gezdim ,balkonlara çıktım baktım, dolapları açtım kapattım.İçimden hesap kitap yaptım.Hatta hiç niyetli olmamama rağmen bu ev olursa kredi de çekebiliriz dedim(Normal şartlarda hiç yanaşmıyorum).Sonra kafamda 300.000 isterler bu eve dedim ve kendimi kendimce büyük bir tutar olan bu meblaya (üstelik kredi çekmeyi düşünerek)hazırladım.Ve günün en can alıcı sorusunu sordum.Bu ev kaç lira?
O ana kadar fiyatla ilgili hiçbişey sormamış olmama şaşıran ev sahibi nihayet malum soruyu sormuş olmamdan kaynaklanan bir gülümsemeyle 650.000(eski parayla 650 milyar)
TL dedi.İç sesimi susturmayı nasıl başardım bilmiyorum ama dışarıdan hiçbir ses duyulmadığına eminim.Hiç bozuntuya vermeden ısı yalıtımıyla ilgili sorulara devam ederken iç sesim _Boğazda yalı mı satıyorsunuz diye soruyordu...
İç sesimin soruları ardı ardına gelmesine rağmen ev sahibinin garaja inip jenaratörüde gösterme isteğini geri çevirmedim.Bu arada iç sesim -bu evi alacak bir mirasyedi varmı acaba diye sormaya başladı ama sanırım bunu kıskançlıktan yaptı....
Ev sahibi havuz kenarındaki elektrikli güneş tentesini gösterdiği sırada artık iç sesimin sadece içeriye değil dış düntyada yok artık diye yayın yaptığını duyunca bu ziyaretin sonlanması gerektiğine karar verdim...
Not:Sevgili iç sesim hiç üzülme .2 blok 12 daireden oluşan sitede niyeyse!!!!!henüz hiç oturan yada daire alan yok.

3 Ekim 2010 Pazar

CEVİZ AĞACI VE SONBAHAR


Bahçedeki ceviz ağacı bu durumda.Sanırım sonbaharı bundan güzel özetleyemezdi.Samsunun en güzel mevsimlerinden biridir sonbahar.Ilıktır,bazen yağışlı bazen güneşlidir ama mutlaka keyiflidir.Bakalım ilkbahara kadar neler olup bitecek.Nasıl bir kış geçecek....